بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ ٩

Hayır, onlar şüphe içinde oynayıp dururlar.

– İbni Kesir

فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ ١٠

Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;

– İbni Kesir

يَغْشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ ١١

İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.

– İbni Kesir

رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ ١٢

Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.

– İbni Kesir

أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ ١٣

Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.

– İbni Kesir

ثُمَّ تَوَلَّوْاْ عَنْهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ ١٤

Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi

– İbni Kesir

إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ ١٥

Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.

– İbni Kesir

يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ ١٦

Onları çarptıkça çarpacağımız gün; şüphesiz intikam alırız.

– İbni Kesir

وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَآءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ ١٧

Andolsun ki; onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik ve onlara kerim bir peygamber gelmişti.

– İbni Kesir

أَنْ أَدُّوٓاْ إِلَىَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ١٨

Allah'ın kullarını bana teslim edin. Doğrusu ben, size gönderilmiş emin bir peygamberim.

– İbni Kesir

وَأَن لَّا تَعْلُواْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنِّىٓ ءَاتِيكُم بِسُلْطَٰنٍ مُّبِينٍ ١٩

Allah'a karşı yücelik taslamayın. Doğrusu ben, size açık bir burhan getirdim.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu